Abdülkâdir Geylâni’nin ismine izafen Kâdiriyye ismini almış olan tarikat, günümüze kadar ulaşan en eski tarikat olmasının yanında,  günümüzde de en fazla müntesibi olan en yaygın tarikatlardan birisi olma özelliğine sahiptir. Tarikat kurucusunun kendi zamanında merkezinden binlerce kilometre uzaklardaki diyarlara ulaşmış bir vaziyette olduğu görülür.

Tarikatin yayılmasındaki en önemli etken, kurucusunun gayri müslimlere, ehli kitaba ve özellikle de hıristiyanlara karşı olan merhametli ve şefkatli yaklaşımıdır. Onun, insanları İslam’a ve tasavvufa davet ederken, daima samimi davranmış olduğunu, insanların hidayetlerini gönülden arzulamakla birlikte tebliğ ve irşad sınırlarının dışına çıkmadığı görülür.

Abdülkâdir Geylâni’nin 27’si erkek olmak üzere toplam 49 çocuğu olduğu belirtilmişti. Bu çocuklardan hayatta kalanlardan en az on erkek çocuk, babalarının mirasına sahip çıkarak, hem Bağdat’ta hem de Bağdat dışında onun tarikatini yayma gayretinde bulunmuşlar, bu sebeple çeşitli seyahatlere çıkmışlar veya Bağdat dışına, İslam aleminin değişik yerlerine hicret etmişlerdir.

Abdülkâdir Geylâni’nin çocuklarından Abdülvehhab’ın İran’a, Yahya’nın da Mısır’a seyahat ettiği bilinmektedir. Yine onun çocuklarından Musa önce Şam’a gitmiş, oradan Mısır’a gitmiş ve oradan tekrar Şam’a dönüp yerleşerek, orada vefat etmiştir (616/1219). Bugün Şam, Halep ve Humus gibi Suriye şehirlerinde yaşayan Kadiri şeriflerinin ceddidir.

İsa önce Şam’a gitmiş, oradan Mısır’a göç etmiş ve orada vefat etmiştir (573/1177). Halen Mısır’da bulunan Kadiri şeriflerinin ceddidir. Abdülaziz Sincar’a yerleşmiş ve orada vefat etmiştir (533/1139). İbrahim (v. 592/1195) ise Vasıt’a göçerek ömrünün kalan kısmını orada tamamlamıştır. Bugün Fas, Merakeş, Tetuan, Vahran (Oran), Tanca, Cedide, Darülbeyza ve Rabat gibi Mağrib şehirlerindeki Kadiri şeriflerin ataları, İbrahim’in Kuzey Afrika’ya göç eden torunlarıdır.

Abdülkâdir Geylâni’den yaklaşık bir asır sonra meydana gelen ve İslam alemini kasıp kavuran Moğol faciasının Bağdat’taki etkisi Geylâni ailesini de etkilemiştir. Bu olayın 656/1258’de Bağdat’ı etkilemesi, Geylâni ailesini bu aile merkezini terketmek zorunda bırakmıştır. Bu durum Kadiriyye’nin bu gelişme döneminde adem-i merkeziyetçi bir vasıf kazanmasına, güç ve kuvvetini, bir mahalli merkez yerine, kurucunun fikirlerine dayandırılması ve onun eserlerinden alması neticesine vesile olmuş, gerek Kadiriyye, gerekse Geylâni ailesi İslam aleminin her tarafına köklü bir şekilde yerleşmiştir.

Neticede “Abdülkâdir Geylâni’den sonraki asırlarda İslam dünyasının ruhi haritasına bakıldığında, Kadiriyye’nin yıllar geçmesine rağmen en fazla yayılmış tarikatlerden biri olduğunu görürüz.